IPFS hakkında biraz konuşalım. Birçok kişi Filecoin'i duymuştur, ama onun arkasındaki depolama mantığının ne kadar karmaşık olduğunu bilmiyor.

Hikaye 2014 yılına dayanıyor. San Francisco'daki kalabalık ofiste yeni mezun Juan Benet, monitörünün önünde oturuyor.

Bu adam bilgisayar mühendisliği okumuş, Silikon Vadisi'nde birkaç yıl kod yazmış. Ama giderek daha çok şüpheleniyor: Neden dosyalarımı büyük bir şirketin veri merkezine emanet etmeliyim? Sunucu çökerse, veriler silinirse veya aniden ücretler fırlarsa ne yaparım?

İki fikir aklına geliyor.

Birincisi, o zamanlar kullanılan BT indirme sistemi—merkezi olmayan, herkes dosya paylaşır, seed sayısı arttıkça daha stabil hale gelir. İkincisi, programcıların her gün kullandığı Git—her değişiklikte benzersiz etiketler ekler, ağaç gibi izler.

Birdenbire anlıyor Juan:

"İnterneti büyük bir BT + Git sistemine dönüştürsek ne olur? Dosyalar belirli bir adrese bağlı kalmadan, içeriğin kendisinin parmak iziyle tanınsa?"

İşte IPFS böyle ortaya çıktı.

**Bunu insanlar nasıl anlar?**

Eskiden internet, kargo göndermeye benzerdi: adresi doldurursun → depoya atarsın → karşı taraf takip numarasıyla alır. Ama sorun şu ki, depo kapanırsa, dosyalar kaybolur.

IPFS ise farklı bir yöntem kullanır: Dosyayı parçalara ayırır, her parçaya benzersiz dijital parmak izi ekler, ve bunları birçok düğüme dağıtır. Dosya mı arıyorsun? Parmak izini verirsin, en yakın düğüm otomatik olarak getirir.