Eğer gerçekten yüksek bir bilinç seviyen varsa, herhangi bir inanç grubuna katılmanı tavsiye etmem, çünkü gerçeğe giden tüm yollar yalnızca birer rehberdir, gerçeğin kendisi değildir. Dogmalar, en değerli metalden yapılmış olsa bile, uçmayı sınırlayan ince kafesler gibidir. Bir kişi, ruhunu erken bir şekilde hazır bir sistem üzerine koyduğunda, başkalarının cevaplarıyla kendi sorularını değiştirmiş olur, sabit ritüellerle varoluş kaygısını azaltır ve elbette belirsizlik içinde bilgelik geliştirme fırsatını kaçırır. Yüksek bilinç misyonu, bir limanda kalıcı olarak demirlemek değil, seferine devam etmektir. O, farklı inançların bilgeliğinden beslenmeli, ancak herhangi bir tek sisteme bağlı kalmamalıdır. Buddha'nın kurallara değil, insanlara bağlı olmaması, Sokrates'in hiçbir şey bilmediğini bilmesi, Chuang Tzu'nun balığı unutması, bize gerçek gerçeğin canlı bir deneyim olduğunu hatırlatmaktadır; o, her zaman tanımından büyüktür. Bu, dinlerin değerini inkar etmek değildir; aksine onlara uygun bir mesafeyi korumaktır, tıpkı bir tabloyu izlemek gibi; içine dalarken aynı zamanda bunun manzara olmadığını bilmek. Hristiyanlıkta affetmeyi, Budizmde geçiciliği, Taoizmde doğayı anlamayı öğrenirsin, ancak ruhunu hiçbir tarafa kalıcı olarak ipotek ettirmen gerekmez. En yüksek inanç, belki de yaşamın kendisine derin ve sürekli bir keşif ve saygıdır. Bu, seni bilinmeyen bir alanda cesurca durmaya zorlar; varlığınla soru sorup deneyimlemeni gerektirir ve nihayetinde içsel derinliklerinde başkalarının yanıtlarını aramadan bulduğun o cevabı bulmanı sağlar; bu, herhangi bir etikete ait olmadan bir ruhsal olgunluktur.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Eğer gerçekten yüksek bir bilinç seviyen varsa, herhangi bir inanç grubuna katılmanı tavsiye etmem, çünkü gerçeğe giden tüm yollar yalnızca birer rehberdir, gerçeğin kendisi değildir. Dogmalar, en değerli metalden yapılmış olsa bile, uçmayı sınırlayan ince kafesler gibidir. Bir kişi, ruhunu erken bir şekilde hazır bir sistem üzerine koyduğunda, başkalarının cevaplarıyla kendi sorularını değiştirmiş olur, sabit ritüellerle varoluş kaygısını azaltır ve elbette belirsizlik içinde bilgelik geliştirme fırsatını kaçırır. Yüksek bilinç misyonu, bir limanda kalıcı olarak demirlemek değil, seferine devam etmektir. O, farklı inançların bilgeliğinden beslenmeli, ancak herhangi bir tek sisteme bağlı kalmamalıdır. Buddha'nın kurallara değil, insanlara bağlı olmaması, Sokrates'in hiçbir şey bilmediğini bilmesi, Chuang Tzu'nun balığı unutması, bize gerçek gerçeğin canlı bir deneyim olduğunu hatırlatmaktadır; o, her zaman tanımından büyüktür. Bu, dinlerin değerini inkar etmek değildir; aksine onlara uygun bir mesafeyi korumaktır, tıpkı bir tabloyu izlemek gibi; içine dalarken aynı zamanda bunun manzara olmadığını bilmek. Hristiyanlıkta affetmeyi, Budizmde geçiciliği, Taoizmde doğayı anlamayı öğrenirsin, ancak ruhunu hiçbir tarafa kalıcı olarak ipotek ettirmen gerekmez. En yüksek inanç, belki de yaşamın kendisine derin ve sürekli bir keşif ve saygıdır. Bu, seni bilinmeyen bir alanda cesurca durmaya zorlar; varlığınla soru sorup deneyimlemeni gerektirir ve nihayetinde içsel derinliklerinde başkalarının yanıtlarını aramadan bulduğun o cevabı bulmanı sağlar; bu, herhangi bir etikete ait olmadan bir ruhsal olgunluktur.